İnsan gücünüde hayat sevincinide o kaynaktan alır. En azından bunun böyle olması gerektiğini biliriz, bilirizde en büyük öfkelerin, bir türlü kabuk bağlamayan yaraların sebebi olduğuda ba-zılarımızın aklına kazınmıştır. Çoğu kişi ailede ne gördüyse ona göre yaşar ve yaşatmaya de-vam eder. Nesilden nesile emanet edilen bu miras, gün gelir ailenin devrimci bir ferdinin ayağına dolanır. Sırf farklı düşündüğü için aileden dışlanmaya kadar gider bu kavga. Politik fikirlerden tutun, eş seçimine kadar aile bireylerinin idealleri dayatılır.
İşçi dedenin Almanya'ya ayak bastığı günden bu yana dördüncü neslimiz hayat bulmuş buralarda. Bu sırada büyük bir kısmı görücü usulü ile evlendirilen ikinci neslin çocukları ev-lenme çağına gelmiş, kendi ailelerini kurmuşlar bile. Müzmin bekarlara ise uygun kısmetler sorup soruşturulmakta. Malum bu devirde düzgün kişiyi bulmak bir hayli zorlaştı. Şöyle evi, arabası, kariyeri olan cinsinden. Yuvasını kurmuşlara ise şip şak bir mutlu-aile-tarifi verdik mi, saadetimize diyecek yoktur.
Mükemmel olmalı herşey, devir çocukta-yaparım-kariyerde-devri. Hayallerle karın doymuyor, malum. Öyle o kıta senin bu kıta benim deyip gezme planlarını emekliliğine saklayacak, aklını başına devşireceksin. Gençliğinde çok çalışacaksın ki, yaşlılığında çocuklarına mal mülk dev-redebilesin. Peki ya koca bir servet elde ederken neleri kurban ettin hacı dede? Yuvadan uçup giden yavrularının birlik ve beraberliğini sağlayamamış olmak kim bilir canını nasıl yaktı! Cenazen kaldırılırken onları bir araya getiren tek şey ömrünce didinerek, yemeyerek, içmeyer-ek sahip olduğun servetindi. Sen çoktan bu dünyadan göçmüşken, mirasını hunharca yiyenler hakkında ileri geri konuştuğunda, umarım ölüler bizi duyamıyorlardır diye iç geçirmiştim...
Sadete ve saadete gelelim!
Çok sağlam bir kaynaktan aldığım duyuma göre, en büyük yatırım birliği sağlanmış bir ailey-miş. Püf noktası, hayat arkadaşınızı seçerken göstermeniz gereken titizlik diyor. Bu, mevzu bahis olan kararla şirkette 50% hisseye sahip olan bir eş ile yolunuza devam edeceksiniz demektir. Siz siz olun, bu kararı verirken başkalarının önerisi üzerine hareket etmeyin. Düşman başına sizi bekar diye reklam yapan yakınlarınız! Sonuçta sen nasılsan karşındakide sana duyduğu sempatiye göre bir şekil alacaktır. Yani sana hoş olan banada hoş olacak diye birşey yok. Kaldı ki dostluk başka ortaklık başka. Fikirlerinizin örtüştüğünü düşünüyorsanız, bir birinizi tamamlayarak bir yumruk olabiliyorsanız eğer, piyasada şansınızın yaver gideceği o-lasıdır. İyi bir iş birliğinizin olduğuna inanıyorsanız şayet, isteğe bağlı imparatorluğunuzu büyütebilir, çocuk sahibide olabilirsiniz. Yalnız bu iş öyle şakaya gelmez. Eğer çocuk eğitimin-de gereken sabır ve zamanı göstermezseniz, imparatorluğunuzdaki saltanatınız sallanmaya başlar. Kısacası olası bir iflastan korunmak için, aile bağlarını sıkı tutmakta fayda vardır.
Peki gerçekte olanlar neler?
Bugün Almanya'da asgari ücretiyle çalışan bir kişinin, üç nüfuslu ailesini geçindirmesi neredeyse imkansız. Bunun için hem anne hemde babanın çalışması şart. Günün üçte birini işte geçirmiş ebeveynler yorgun argın eve vardıklarında çocuklarına ayıracak pek vakit bulamıyor-lar. Malum evdede türlü görevler yapılmayı bekler; yemek, temizlik, çamaşır vesaire. Bunların yanı sıra arkadaş ve akraba ziyaretlerinede koşuşturmak icap ediyor. Birde stres atmak için kahvehanelerde başka amcalarla pişti oynacağım diye saatlerce eve uğramayan babalar var mesela. Şöyle bir baktığımızda hayata sizin isteğinizle gelen, ama hevesi kaçan oyun arka-daşları tarafından yanlız bırakılan evlatlar var ortada. Onlar, şansınız varsa, sizin iş saatleriniz-de kreş veya okulda oluyorlar. Hatta öğleden sonra daha uzun kalmaları için ekstra ücretler ödeyerek eğitmenleriyle günlerinin üçte birini geçirmeleri sağlanıyor. Asgari ücretinizin neredeyse 30%'u çocuk bakımına harcanırken, evladınızla geçireceğiniz kıymetli zamandan çalıyorsunuz. Bir taşla iki kuruş diye bu olsa gerek!
Kolaya kaçmak!
Zamanında okumaktan kaçan, bugün evladına bir şeyler öğretmekte zorluk çekiyor. Bunu telafi etmek içinde saat ücreti 10 €'dan başlayıp 15 €'yu bulan özel öğretmenler eşliğinde okul sonrası ekstra dersler satın alınmakta. Siz farketmesenizde, bu çocuğunuza yanlış sinyaller verebilir. O sizi rol modeli olarak görüyor! Anne, baba bile anlamak için çabalamıyor, bunun yerine sadece başkalarının yardımını bekliyorsa, çocuklarına hayatla mücadele edememeyi bu şekilde öğretmiş oluyor. Üstelik bu imajı sağlarken ciddi rakamlar harcıyor. Kim istemez ki çocuğunun okuyup büyük adam olmasını? Sizin yapamadıklarınızın mimarı odur çünkü. Sonuca öyle odaklanırsınız ki, hedefe ulaştırmak istediğiniz evladınızın kocaman bir yarışın içinde kaybolmasına çok daha sonra şahit olacağınızı farkedemezsiniz. Çünkü onun başarısız olma gibi bir lüksü yok! Bunun içinse ailesinden görmediği bir şekilde gayret ve sabır göster-mesi gerekecektir. Yeri geldiğinde hedeften şaşmamak adına sosyal hayatını arka plana atacak. Çocuklarını yanlız başarılı olduğunda sevileceğini hissettiren anne ve baba kendilerine göre en iyi şekilde eğitirler onları. Yetişen evlat başarısını ona öğretildiği şekilde işine can simidi gibi sarılarak kanıtlamak ister. İşini öyle bir ciddiye alır ki, ailesine sarılacak vakit bulamaz. Daima bir rekabet içinde iş arkadaşlarının yüzlerine gülerken aynı anda kuyularını kazmaya başlamaz-sa onun için benzer planları olan birileri çıkar elbet diyerek vicdanını hafifletmeye çalışır bir zamanlar masum olan o çocuk. Anne ve babasının pof pofları sayesinde şişirilen egosuna yavaş yavaş teslim olan evlat, gün gelir ailesinede sırt çevirmeyi öğrenir. İş için bakıcıya bıraktığınız çocuğunuz büyüdüğünde sizi işi için huzur evine bırakırsa hiç saşırmayın.
Yasemin Kurşunlu
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!