BEN ATATÜRK’TEN DAHA BÜYÜK TÜRKÇÜYÜM

ENVER PAŞA’NIN KARDEŞİ NURİ (KİLLİGİL) PAŞA’DAN NAZİLERE

DR. Hakan GÖKPINAR

Gazete Köşesi   A+a-

DR. Hakan GÖKPINARDR. Hakan GÖKPINAR 
hakan@euroimaj.de
II. Dünya Savaşı döneminde Tür- kiye Cumhuriyeti selefi Osmanlı Devleti’nin İttihat ve Terakki hükü- metinden farklı olarak Panturancılık ideallerinden ve yeni toprak kaza- nımı gibi yayılmacı hareketlerden uzak bir politika gütmüş ve Misak-ı Milli sınırları içinde Yurtta Barış – Dünya’da Barış ilkesini esas almıştır. Hitler Almanyası ise, Panturancılık meselesini Yakındoğu politikaları çerçevesinde ele almıştır.
 
Özel- likle II. Willhelm’in emperyalist politikalarını benimsemiş ve Pan- turan politikaların taraftarı olan Al- man Büyükelçi Franz von Papen, Türkiye’yi Almanya safında askeri ve siyasi bakımdan harekete ge- çirmek için Bolşevizm’in yıkılması- nın Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi bakımdan yararına ola- cağı propagandasını yapmıştır.
 
Bu yolda Alman Dışişleri Bakanlığı’nın politikalarını etkilemek üzere Türk- Alman Dostluk Antlaşması ile Türk hükümet çevrelerinde ve basının- da oluşan Almanya yanlısı olumlu atmosferi rapor etmiştir. Bununla birlikte Nuri ve Erkilet Paşalar ’ın Al- manya gezilerini ve Alman ma- kamlarıyla görüşmelerini organize etmiş ve desteklemiştir.
 
Nuri ve Er- kilet Paşalar ’ın Panturan planlarının pratikte desteklenmesine olumlu bakmayan Almanya, Panturan- cılar vasıtasıyla Türk Hükümeti’ni Rusya’ya karşı harekete geçirmek için çaba sarfederken Pantu- rancılar da Almanya’nın Bolşevik Rusya’ya karşı Panturancı hareketi pratikte desteklemesi halinde Türk Hükümeti’nin de harekete geçe- ceğine inanarak bağımsız Türk Devletleri’nin kurulabilmesi için Almanya’yı harekete geçirmeye çalışmışlardır.
 
Türk Hükümeti’nin bilgisi dâhilinde Alman makamlarıyla Eylül-Ekim 1941’de görüşmeler yapan Nuri Paşa’nın Türkiye Cumhuriye- ti Devleti’nin dış politikalarına zıt bir şekilde Almanya ile olumsuz tecrübelerden gerekli çıkarımları yapmamıştır. Bununla birlikte Tu- ran coğrafyasındaki etnik, sosyal ve ekonomik yapının özellikleri hakkında yeterli bir bilgiye sahip olmayan Nuri Paşa, Kafkasya’da sadece Azerbaycan Türkleri’nin değil, Ermeniler ’in ve Gürcüler ’in de yaşadığını gözardı ederek Nazi ırk çizelgesinde Türk ırkını Slav ır- kından daha aşağı bir ırk olarak kabul eden Nazi Almanyası’ndan Kafkasya’da Almanya’ya bağlı bir Kafkas Türk Federasyonu kurulma- sını talep etmiştir.
 
Bu çabalar çerçevesinde Nuri Paşa’nın Alman Dışişleri Bakanlığı’nda yaptığı görüşmele- rin raporlarında Alman müsteşar yardımcısı Wörmann, Nuri Paşa’nın gençliğini tamamıyla ağabeyi Enver Paşa’nın büyüsü altında ge- çirdiğini ve Nuri Paşa’nın Panturan idealinin Enver Paşa’nın hatırası- na olan romantik bir patlama- dan ibaret olduğunu belirtmiştir. Rosenberg’e bağlı Doğu Bakan- lığı’ndaki Nazi yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin raportör kayıtlarına göre ise Nuri Paşa, -görüşmelerini mevcut Türk hükümetinin bilgi- si dahilinde yürütmüş olmasına rağmen- Türk hükümeti aleyhinde ifadeler kullanmıştır.
 
Atatürk’ün dış politika ilkelerini sürdüren Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dış politika ilkesini eleştirmiştir. Emperyalizme karşı verdiği mücadele ve kazan- dığı zaferle tam bağımsız Türki- ye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran, her türlü yayılmacılığa karşı olan Atatürk’ün Sovyetler’den korktuğu için Sovyetler ’e karşı harekete geç- mediğini belirtmiştir. Nazizm’in ide- oloğu Rosenberg’in danışmanlığını yapan Nazi Partisi üst düzey yöne- ticilerinden Malletke, Harder ve Türkistan Milli Birlik Komitesi Başkan Veli Kayyum Han ile görüşmesinde Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa “[...]Ben Atatürk’ten Daha Büyük Türkçüyüm![...]” demiş ve faşist- emper yalist Nazi Almanyası’ndan Bolşevik Ruslar ’a karşı destek talep etmiştir.
 
Nuri Paşa, Almanya’nın Panturancılar ’a destek vermesin- den sonra Türkiye’nin de politika değiştirip bu harekete destek ve- receğin iddia etmiştir. “Atatürk’ten Daha Büyük Türkçü” olduğunu iddia eden Nuri Paşa, Nazi des- teğiyle Sovyetler ’e karşı zafer ka- zanmayı ve emper yalist Almanya tarafından “Türkistan Genel Valisi” olarak atanmayı planlamıştır. Bu uğurda, Nazi Almanyası’nın bek- lentilerine cevap verip bunun kar- şılığında ağabeyi Enver Paşa’nın 1914’te yaptığı gibi, kendi roman- tik idealine destek bulabilmek için Türkiye’yi Almanya safında II. Dün- ya Savaşı’na sokmak için çabalamıştır.
 
Nuri Paşa’nın aksine, Nazi araştırmacıları ve makamları Kafkasya’nın salt Türk halklarından oluşmadığı, Hristiyan Ermeni ve Gürcüler ’in de Kafkasya’da nüfuz sahibi olduğuna vurgu yapılmıştır. Dolayısıyla, Kafkasya’da bir Türk Federasyonu kurmanın olanaksızlı- ğına rağmen Almanya, Nuri Paşa ile aynı çizgideki Panturancılar’ın ideallerine hitap edecek şekil- de Türkiye’nin Almanya safın- da savaşa dâhil olması şartıyla Kafkasya’da bir Türk Federasyonu kurulmasını resmen vaad etmiştir. Buna ek olarak Azeri, Ermeni ve Gürcü Kafkas Halkları adına Hitler Almanyası’na başvuran temsilci- ler salt Türkler ’i temsil etmeyen, Kafkasya’nın bütün halkalarını temsil eden bir Kafkasya Federas- yonu kurulması için Almanya’ya destek ve Almanya’dan yardım talebinde bulunmuşlardır. Ayrıca, I. Dünya Savaşı’nda Enver Paşa’yı engellemek için Ermeniler ve Gür- cülerle ve hatta Ruslarla dahi ittifak yapmış olan Almanya’nın yaptığı gibi Bakü petrollerini istisnasız bir şekilde ele geçirmek isteyen Hitler Almanyası’nın, Türkiye’nin savaşa dâhil olması halinde, İngiltere’nin işgali altındaki Musul’un geri alın- dıktan sonra Türkiye’ye verilebile- ceği düşüncelerine de yer verme- si, Hitler Almanyası’nın hakikatte Kafkasya’da bir Türk Federasyonu kurulmasını ve Bakü’nün Türkler ’in eline geçmesini istemediğini ve bu yöndeki telkinlerin birer politik vaatten ibaret olduğunu göster- mektedir.
 
Türk halklarının yoğun olarak ya- şadığı zengin Rus coğrafyasını Alman (Germen) doğal Hayat Alanı olarak gören Nazi Almanya- sı, Panturancılar ’ın yayılmacı ide- allerinin Alman emper yalist çıkar- larıyla çatıştığı kanaatine varmıştır. Bu nedenle, Almanya Panturan politikasını Türkiye’deki göçmen Panturancılar ’dan, Nuri ve Erkilet Paşalar ’dan bağımsız bir şekilde yürütmeyi sürdürmüş ve bu bağ- lamda Türk esirlerden Ruslar’a karşı savaştırmak üzere lejyonlar oluşturmuştur.
 
Nuri Paşa’nın Pantu- rancılık yaklaşımını gerçekleşmesi mümkün olmayan ve Türk hükü- metini Almanya’ya yaklaştırmaya yetmeyecek bir hayal ürünü ola- rak gören Hitler Almanyası Mart 1942’de Nuri Paşa’nın yeniden yaptığı Almanya’ya vize başvuru- sunu ve dolayısıyla Almanya’nın Panturancılar ’a desteğini reddet- miştir.
Bununla birlikte Panturancılığın Türkiye’ye siyasi bir miras kaldığının iddia eden Almanya, Panturan- cılık vasıtasıyla Türkiye’yi Ruslar ’a karşı Almanya safında harekete geçirmek için çabalarını sürdür- müştür. Bu bağlamda Almanya, Panturancılık konusundaki yayınla- rını 1942’de yoğunlaştırmıştır. Hitler Almanyası’nın ve Panturancılar ’ın Türkiye’yi Almanya saflarında II. Dünya Savaşı’na dâhil etmek için çabalarının sonuçsuz kalması, savaşmayan ancak savaşın buh- ranını fazlasıyla hisseden Türkiye’yi Osmanlı Devleti’nin uğramış oldu- ğu gibi büyük bir felaketten korumuştur.
 
Alman arşiv belgeleri ışığında, Panturan sınırları içerisinde Azer- baycan, Dağıstan, Kazan ve Tataristan’a öncelik veren Nuri ve Erkilet Paşalar ’ın öncülüğünü yap- tığı Türkiye’deki Panturancı çevrele- rin politikalarının Türk Hükümeti’nin politikaları ile olduğu kadar Nazi Almanyası’nın dış politikalarıyla da çatıştığı anlaşılmaktadır. Hep- sinden önemlisi, Sovyet coğraf- yasındaki Türk Halkları’nın hemen hemen tamamının Rus ve Bolşevik karşıtı olmakla birlikte bu halkların arasından yetişmiş eğitimli az sayı- da Türkçü ileri gelen kişiler dışında Türk Halkları’nın büyük bir çoğunlu- ğunun “dilde, kültürde ve eylemde birlik” esasına dayanan Türkçü ve Turancı bilince sahip olmadıkları anlaşılmaktadır.
 
Ulaşım ve iletişim ağının ülkeler arasındaki sınırları kaldırdığı günümüz dünyasında, Türkiye Türkleri’nin eski Rus coğrafyasında yaşayan, tarihsel ve kültürel sıkı bağlara sahip olduğu soydaşlarıyla birleşme- si Nuri Paşa gibi Panturancılar ’ın siyasal, sosyal, kültürel ve ekono- mik gerçeklerle bağdaşmayan askeri ve siyasi yöntemleriyle ger- çekleştirilemez. Bu ülkü ancak, Büyük Atatürk’ün öngördüğü gibi, iletişim ağlarının bütün olanakları dahilinde bu coğrafyada yaşayan kardeşlerimizin bilinçlerinin milli ve manevi ortak çıkarlar çerçevesin- de geliştirilmesi ve gönüllerde bir- leştirilmesi ile mümkündür.
Türk Halkları’nın büyük bir çoğunlu- ğunun “dilde, kültürde ve eylemde birlik” esasına dayanan Türkçü ve Turancı bilince sahip olmadıkları anlaşılmaktadır.
 
Birinci Dünya Savaşı’nda yaşanmış tecrübelerden ders çıkarmayıp, hiçbir milletin düşkün olmadığı kadar bağımsızlığına düşkün olan Türk milletine, kişisel romantik ha- yaller uğruna, yüzbinlerce şehit verdirerek, Türk milletini Nazi Al- manyası gibi faşist-emperyalist bir devletin kontrolü altına sokmak ve yine bu devletin “Türkistan Genel Valisi” olmakla “Büyük Türkçü” olun- maz. Hele hele dünyanın en azılı emper yalist devletlerine karşı verdiği Kurtuluş Savaşıyla tam bağım- sız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran ATATÜRK’ten daha Büyük Türkçü hiç olunmaz!
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
dergi sayıları
son gelişmeler
öne çıkanlar